|
|
|
Boğaziçi Üniversitesi'nden Prof. Dr. Selim Şeker:
Radyasyondan korunmak için baz istasyonları artsın.
28 Mayıs 2009 Perşembe 15:00
ANTALYA -AA- Sakarya Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Çerezci, "İnsanlar farkına varmadan elektromanyetik etkilere maruz kalıyorlar. Bunların başında tasarruf ampulü geliyor" dedi.
Elektromanyetik Dalgaların Biyolojik Yapılarla Etkileşim ve Etkileri ile Güvenlik Çalıştayı, Akdeniz Üniversitesi Olbia Salonu'nda yapıldı.
Prof. Dr. Osman Çerezci, manyetik alan tartışmalarının kamuoyundaki infialden ötürü baz istasyonu odaklı yapıldığını belirterek, evlerin içerisindeki elektromanyetik yayıcıların göz ardı edildiğini vurguladı.
Çerezci, şunları kaydetti:
"Evlerin içerisinde dikkatsiz kullanım sonucu elektromanyetik dalga yayıcılar var. İnsanlar farkına varmadan elektromanyetik etkilere maruz kalıyorlar. Bunların başında tasarruf ampulü geliyor. Bunlar düşük tavanlı binalarda kullanılırsa insanlar çok şiddetli elektromanyetik dalgaya maruz kalıyor. Çocukların çalışma odalarında tasarruflu ampulleri kesinlikle kullanmayalım. Çünkü çocuklar elektromanyetik dalgaya daha fazla hedef oluyor. Bilimsel olarak daha fazla etki altında kalıyorlar. Tavan yüksekse tasarruflu ampul kullanılabilir. Bunda bir sakınca yok. Mesafeden dolayı etki alanını indirgemiş oluyor. 2 metrenin altındaki alçak tavanlı binalarda tasarruflu ampul kullanmak riskli. Tasarruflu ampuller 1.5-2 metre uzaktaysa sorun epeyce azalıyor."
Çerezci, tasarruflu ampullerin avizelerde tavana bakacak şekilde yerleştirilmesi gerektiğini, bu şekilde elektromanyetik dalganın tavana çarparak dağılacağı için etkisinin daha az olacağını söyledi.
Tasarruflu ampulün yaydığı radyasyonun 20 santimetrelik alanla 10-15 birim arasında değiştiğini belirten Çerezci, cep telefonda ise bu oranın 15-20 birim olduğunu, baz istasyonundan uzaklaştıkça da 40 birime kadar yükselebildiğini ifade etti.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının tasarruflu ampul kullanımını yaygınlaştırmak için başlattığı kampanyanın iyi olmadığını savunan Çerezci, "Belki ekonomik kazanç sağlayacak ama gelecek nesillerin sağlıklı yetişmesi için ortam hazırlamaya çalışıyoruz. Elektromanyetik kirlilik insan sağlığını tehdit eden risk faktörü oluşturuyor" diye konuştu.
Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyofizik Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Daşdağ da cep telefonlarının direkt insan vücuduna temas etmesi nedeniyle baz istasyonlarından daha riskli olduklarını savundu.
Cep telefonlarının yoğun kullanıldığı yerlerde daha çok baz istasyonu kurulmasından yana olduğunu belirten Daşdağ, "Baz istasyonlarının az olduğu yerlerde cep telefonları şebekeye bağlanmak için daha çok enerji harcar ve daha fazla radyasyon açığı çıkar. Cep telefonlarının maksimum kapasiteyle çalışmaması için baz istasyonlarının sayısını artırmalıyız. Bu, cep telefonlarının olumsuz etkilerinin azaltılmasında etkili bir yöntem olur" dedi.
Cep telefonlarının günde 2 saat ve daha fazla kullanımında işitme kaybı, baş dönmesi, bulanık görme ve beyinde hücre ölümlerine neden olduğunu ifade eden Daşdağ, cep telefonu operatörlerinin daha fazla konuşmayı teşvik eden ucuz tarifelerle ilgili düzenleme yapılması gerektiğini savundu.
Daşdağ, "Kampanyalar zararlı. Ucuzlattığınız zaman insanlar daha fazla konuşuyor. Cep telefonunun biyolojik etkileri üzerine Türkiye ve yurt dışında yapılan birçok çalışma var. Radyasyondan korunmada konuşma süresi çok önemli. Kampanyalar cebe yararlı ama sağlığa ne kadar yararlı olduğu tartışmalı" dedi.
Boğaziçi Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selim Şeker de elektromanyetik kirliliğin kısa vadede insanlarda baş ağrısı ve asabiyete sebeb olduğunu, uzun vadede bağışıklık sistemini zayıflattığını ileri sürdü.
Prof. Dr. Şeker, 5 yaşındaki bir çocuğun kafatası çapı ölçüsüyle cep telefonunun yaydığı dalga boyunun aynı ölçüde olduğunu ifade ederek, küçük çocukların cep telefonu kullanmasının biyolojik gelişimlerini engellediğini söyledi.
Masa üstü bilgisayarların diz üstü bilgisayarlara göre daha az radyasyon yaydığını belirten Şeker, uyurken açık bırakılan televizyonun yaydığı elektromanyetik alanın rüya görmeyi azalttığını ve yüzde yanma hissine neden olduğunu kaydetti.
Cep telefonlarının yaydığı elektromanyetik radyasyon oranının bağlanma aşamasında en yüksek düzeye çıktığını ifade eden Şeker, şöyle konuştu:
"Cep telefonlarının yaydığı daha doğru bir yöntemdir. Kamuoyunda binalarda kurulan baz istasyonlarına karşı tepki var ama radyasyon yayılım şemasına göre baz istasyonunun bulunduğu bina en şanslı bina. Çünkü baz istasyonundan yayılan dalgalar çevreye doğru genişliyor. Bu noktada en az etkilenen iyi bir yalıtımla baz istasyonunun bulunduğu bina oluyor."
|
|
|
|
|
|
|
Baz istasyonları zararlı diye karşı
çıkıyoruz ama, cebimizde,
zararını önleyici tedbir almadan,
EN AZ BAZ İSTASYONU KADAR
ZARARLI
cep telefonu taşıyoruz. |
|
Cep telefonunu bırakın çocuklara vermeyi, onların yanında bile cep telefonu kullanmamak lazım.
Küçücük bebekleri cep telefonuyla konuşturuyorlar. Anaokuluna giden çocuklar için üretilmiş telefonlar var. Hatta, dükkan dükkan dolaşarak, daha
8 yaşındaki çocukları için pembe cep telefonu arayan anne babalar var. Pembe yanaklı masum çocukların cep telefonu reklamlarında kullanılması milletçe savunma mekanizmalarımızı bozdu galiba, çocukların oyuncağı gibi görmeye başladık.
Çocuklardan cep telefonunu kesinlikle uzak tutmak lazım. Küçük çocuklar cep telefonlarıyla çok daha fazla radyasyon yutuyor. Adeta anten gibi radyasyonu çekiyorlar.
Çocuklara cep telefonu vermek, onları esrara alıştırmak gibi. Çok küçük yaşta sigaraya başlamak gibi. Çok küçük yaşta sigaraya başlanırsa kümülatif etki daha fazla olur. Küçük yaşta cep telefonuyla konuşmaya başlamanın kümülatif etkisi çok daha korkunç.!
|
|
Bundan 20 yıl sonra...... cep telefonu kullanmak çok tehlikelidir diyerek kullanılması yasaklanacak. Bir zamanlar sigaranın zararlarından bahsedilmeyip, duvar boyu reklamları yayınlanıp, şimdi yasaklanmaya başlanması gibi... Görelim. |
|
8 Mart - Prof. Dr. Şeker, yaptığı açıklamada, EM enerji kullanımının yaygınlaşmasının insan organizması için büyük bir risk oluşturduğunu ifade etti. EM alanlarının, kısa zamanda hissedilen baş ağrıları, göz-kulak yanmaları, yorgunluk, halsizlik, baş dönmesi, uykusuzluk, gündüz uykulu dolaşma gibi rahatsızlıklara sebep olduğunu bildiren Prof. Dr. Şeker, ayrıca uzun sürede ortaya çıkabilen ve hücre yapısı ile vücudun koruma sistemini etkileyen biyolojik riskleri bulunduğunu kaydetti. |
|
|
|
|
|
|
|